yeraltı filmini omline izle |
YERALTI 2012
PUANI: 7/10
YERALTI 2012
PUANI: 7/10
YERALTI FİLMİNİ İZLE ONLİNE, TEK PARÇA, FULL OLARAK
Yeraltı filmini izle online ve full olarak. Dostoyevski, Mihaylovski’nin ünlü eleştirisinde söylediği gibi gerçekten de ‘zalim bir yetenek’ göstermiş,‘ezilmiş ve aşağılanmışlar’a karşı merhamet değil, ‘sağlıksızca bir merak’, insan ruhunun hastalıklı hallerine karşı adeta sapkınca biryaklaşım sergilemiştir, günümüzden tam 148 yıl önce yayımlanan romanında. Dışlanmışlıktan kaynaklanan acı ve ıstırabınıbaşkalarına duyurmaktan haz alan; bunu hınç, nefret, kıskançlık ve şiddet duygularıyla birleştirip bir tür mağduriyet edebiyatı geliştiren, egoist bir olumsuz kahraman dikilir önümüze “YeraltındanNotlar”da. Zaten lafa da “Ben hasta bir adamım…” diyerek başlar. Kuşkusuz ki söz ettiği hastalık, karaciğer ağrılarıyla sınırlı değildir; ruhsalrahatsızlığının da farkındadır ve tıpkı karaciğerini tedavi ettirmeye yanaşmadığı gibi bu konuda da kılını bile kıpırdatmamakta, gene de hep mağdurolduğuna, haksızlığa uğradığına inanmaktadır.
Yeraltı filmini izle.Bu inanç, romanın sayfaları çevrildikçe net biçimde hastalıklı olmaktan kaçmak yerine hastalıklıolmanın kabulüne yol açar. Öyle ki iyi insan olmanın yolunun ‘berbat bir insan olduğunu anlamak’tan geçtiğine ve neredeyse ‘sağlığın zararları, hastalığın faydaları’na dair kesin bir kanaat oluşur. Kabulleniş, Yeraltı Adamı açısından bir itiraf değil, kendisine yönelik bir aşağılamadır aslında. “Yeraltından Notlar”, bana sorarsanız, “Ecinniler”, “Ölüler Evinden Anılar”, “Karamazov Kardeşler”, “Suç Ve Ceza” dururken‘Dostoyevski’nin en iyi eseri’ demenin hayli zor olduğu bir romandır; buna karşılık sinemaya aktarılması en zor Dostoyevski romanı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Sinema tarihinde bugüne dek çok sayıda ve çok parlak “Yeraltından Notlar” uyarlamasının olmaması da bunu gösterir. Zeki Demirkubuz, olan biteni, 19. yüzyılın ikinci yarısının St. Petersburg’unun günümüz Türkiye’sindeki tartışmasız karşılığı Ankara’ya taşıdığı “Yeraltı”nda işte bu zorlu işin üstesinden gelmiş ve ortaya çok başarılı bir Dostoyevski uyarlaması çıkarmış.
Küçük memur Muharrem (neyse ki bu kez bir Yusuf yok karşımızda!) ve onun hınçla dolu, için için kendini zehirleyip mahvına yol açan ruhsal çıkmazı, mükemmel bir kara-şiirşeklinde akıp gidiyor beyazperdede. Çevresindekilerden nefret eden, onlar tarafından da ‘sıyırmış’ muamelesi görüp adam yerine konmayan Muharrem’in, “Ankara Sıkıntısı” adlı romanıyla ödül kazanan yazar arkadaşının veda yemeğinde başlayan ‘bulantısı’nın, utanç, suçlama, aşağılama, pişmanlık ve kriz dolu bir hesaplaşmaya dönüşmesi etrafında şekillenen bu ‘varoluş-yokoluş’ serüvenine başkaları da dahil oluyor elbette. Yalnızlık ve hastalıktan uluyan bir üst kat komşusu, temizlikçi kadın ve bir fahişe de Arapçada ‘yasaklanmış, haram edilmiş’ anlamında kullanılan ‘Muharrem’in iç dünyasında çıktığı Amok Koşusu’nda kendisine eşlik ediyorlar hızlı adımlarla. Romandaki şöleni beş kişilik içkili bir yemeğe dönüştürüp filmin bamtelini bu sahnelere yerleştiren Demirkubuz, bir dönem filmi olan “Kıskanmak”la klasik çizgisinin dışına çıkmış,bence gayet iyi bir iş çıkarmakla birlikte hayli eleştiri de almıştı. “Yeraltı” ise en farklı, enayrıksı, en şaşırtıcı film olarak yer alıyor Demirkubuz filmografisinde. Yeraltı filmini izle.
Yeraltı filmini izle.Genel kabul doğrultusunda, “YeraltındanNotlar”ın Dostoyevski’nin yalnızca “İki kere iki, dört eder” diyen rasyonalist Rus aydınlarıyla değil, kendisiyle de bir hesaplaşması olduğu düşünülürse, “Yeraltı” da önce Zeki Demirkubuz’un kendisiyle, sonra da ‘yakın çevresi’yle giriştiği acımasız bir hesaplaşma olarak beliriyor önümüzde. Romandan bir alıntı: “Aklı başında bir adamın bahsetmekten en çok hoşlanacağı şey nedir bilir misiniz? O şey kişinin kendisidir. Bu yüzden ben de kendimdenbahsedeceğim.” Tam burada, filmin basın gösterimiyle birlikte ortalığı kaplayan magazinel dedikodulara hiçdeğinmeden, Muharrem karakterinin merhum yönetmen Alp Zeki Heper’le yakın akrabalık ilişkisi içinde olduğunu iddia edebilirim.Demirkubuz’un ilk filmi “C Blok”u adadığı, acısını, öfkesini, hıncını içinde hissettiği ve saygı duyduğu iyi bilinen, öte yandan da ‘kötü ve hasta’ bir insanolduğu da öne sürülen Heper’i andığı kanısındayım “Yeraltı”nda. Özellikle “Siz kimsiniz, kendinizi ne sanıyorsunuz…”la başlayancinnetimsi tirat; tüm o anlaşılmamışlık, dışlanmışlık isyanı ve adeta fışkıran yoğun kibir ve felakete doğru yol alış, bana hep bir Alp Zeki Heper güzellemesi gibi göründü.
Yeraltı filmini izle.“Acaba Sırrı Süreyya Önder’in rolü neydi?”yi merak etmeyi sürdürürken, başta Engin Günaydınolmak üzere “Yeraltı”nın tüm oyuncu kadrosunun dört dörtlük performans çıkardığı da söylenmeli. İlk sinema filmi “Yazgı”da (2001) hayranlıkuyandırıcı bir oyunculuk göstermiş olan Engin Günaydın, Demirkubuz’la bu ikinci çalışmasında doruk noktayı yakalamış gibi. Ne söylesek, övmekolur… Aynı şey Nergis Öztürk için de geçerli. “Barda”, “Kıskanmak”, “Atlıkarınca” gibi filmlerde büyük riziko taşıyan rollerde izlediğimiz gençoyuncu, ‘durağanlığını’ büyük bir avantaj olarak kullanıyor ve herhangi bir başka ismin altından kalkmakta zorlanabileceği fahişe rolünde mükemmel bir iz bırakıyor. Ödüllü yazarı canlandıran Serhat Tutumluer ve temizlikçi kadın Nihal Yalçın da çok iyiler. Sonuç olarak, şöyle demek mümkün: Doğru bir film, yanlış okunamaz!
TUNCA ARSLAN
tuncaarslan@yahoo.com
Yorum Gönder