ÇOĞUNLUK ADLI YERLİ FİLMİ İZLEMEK İÇİN RESME TIKLAYIN...,,
“Çoğunluk”, 2000’lerin Türkiyesi’nde
toplumsal-sınıfsal nedenlerle, ‘bilerekbilmeyerek’ sürekli küçük kötülükler üreten sıradan bir çekirdek aileyi getiriyor karşımıza
Mertkan’ın ara sıra hamburger atıştırdığı bir
büfede garsonluk yapan, sosyoloji öğrencisi
Doğulu (Vanlı) genç kız Gül, bir şekilde bu ailenin
gündemine giriyor. Daha doğrusu Mertkan,
sürekli olarak kendisine ‘vur-kaç’ taktiği veren
arkadaşlarının ‘Çingene’ dediği bu kızla yarı
duygusal bir ilişkiye giriyor. Gül’ün, İstanbul’un
varoşlarında bir arkadaşıyla birlikte paylaştığı öğrenci evinde bir iki kez sevişiyorlar ama
Mertkan tabii ki bu ilişkiyi ve kızı (içinden gelse
de) sahiplenmiyor. Babasının, “Oğlum bunlar
bölücü olur, vatan hainliği yaparlar, o kızla
görüşmeyi hemen kes” talimatı; arkadaşının
“Abicim, yapacaksın, bırakacaksın, uzatma
sakın” öğütleri, tıpkı annesi gibi vicdanının sesini
dinlemek istese de etkili oluyor ve Mertkan kızı
‘geçici bir süre için’ terk ediyor. Bu arada Gül,
kendisini memlekete götürmek isteyen gözü
dönmüş bir akrabasının pençesine düşüyor.
Seren Yüce, günümüz Türk toplumunun
‘öteki’ algısı üzerine epeyce sert ve tartışmaya
muhtaç şeyler söylüyor “Çoğunluk”ta. Filmin
senaryosunun, temel karakterleri başarıyla
çizerken, bazı hassas noktalarda zaaflar taşıdığı
söylenebilir. Örneğin ortalama-tipik bir Türk
ailesinin reisinin oğluna, mealen “Okulu mokulu
bırak, git askere, dağda çarpış, ailemize şeref
ver” demesi, pek akla yetkin değil. Tam tersine,
trafik kazası yapan Mertkan’ı hatalı bulan polis
raporunu bir şekilde düzelten baba, oğlunun
‘rahat’ bir askerlik yapması için de elinden
geleni yapacak, eve tabut içinde dönmemesi için
çaba harcayacaktır, günlük gerçeklere göre.
Senaryonun bu noktada gereksiz bir
marjinalleştirmeye başvurması, Türk
toplumundaki ayrımcılığı aşırı abartması ve
sanki olandan çok, ‘olması istenileni’
göstermesi, “Çoğunluk”un sosyolojik-politik
açıdan boşluğa düşmesine yol açmış durumda.
Aynı şekilde, filmin açılışında küçüklüğünü
gördüğümüz ‘sevimsiz bir toraman’ olan
Mertkan’ın evdeki hizmetçiye karate tekmeleri
savurması, yıllar sonra gariban kadının
öldüğünü öğrendiğinde de hiçbir üzüntü
yaşamaması da açıklamaya muhtaç. Bu çocuk
acaba doğuştan mı kötü; çocukluğundan
itibaren ‘ezilenlere’ karşı bir nefretle mi
yetiştirildiği vurgulanmak isteniyor, tam
anlayamadım açıkçası. Bu denli gaddar olabilen
bir çocuğun, geleneksel kültüre sahip annebabası tarafından herhangi bir tepki görmemesi normalmi? Bunun gibi, Mertkan’ın babası tarafından bir tür sürgüne gönderildiği şantiyede
çalışan işçilere olur olmaz şekilde patronluk
taslaması da pek inandırıcı değil.
Filmdeki karakterler, çoğumuz için fazlasıyla
tanıdık. Seren Yüce senaryosunda bu ‘tanıdıklığı’
işlerken seyirciyi de kendisiyle yüzleştirmek
istiyor ve bunu belli oranda başarıyor ama kimi
noktalarda da biraz haksızlık yapıyor.
Kendi adıma, Gül’ün kaldığı evde ‘zorunlu
misafirlik’ yapan küçük kızın esbab-ı mucizesini
de çözmüş değilim.
Ödüllü Bartu Küçükçağlayan’ın ve baba
rolündeki usta oyuncu Settar Tanrıöğen’in
mükemmel performansları, Esme Madra, Nihal
Koldaş ve Feridun Koç’un rollerinin hakkını
başarıyla vermeleri, Gül’ün odasındaki ilk
sevişme ve Mertkan’ın arkadaşıyla birlikte
diskodaki gecesi ya da Mertkan’ın babasınınofisinden tekme tokat kovulan şoföre günler
sonra sarılıp ağlaması gibi etkileyici sahneler,
“Çoğunluk”un başarısını getiren unsurlar. Gökçe
Akçelik’in müzikleri de başarılı.
Altın Portakal’daki çok filmde tema olarak
baba-oğul çatışması öne çıkıyordu. Çağan
ırmak’ın “Babam Ve Oğlum”la altından girip
üstünden çıktığı bu çatışmanın sinemamızdaki
verimi sürüyor. Bu çatışmayı, ‘ötekine yapılan
zulüm ve aşağılamayla’ harmanlayan
“Çoğunluk”, yeni bir tartışma açmaktan çok, var
olan bir tartışmaya eklemlenen ve bizi bize dış
bükey bir aynada gösteren bir film
Bartu Küçükçağlayan ve Settar Tanrıöğen başta olmak üzere,
oyunculuk performansları mükemmelden biraz daha iyi.
Gerçekçi bir atmosferde ilerleyen senaryo, bazı noktalarda
abartıya ve marjinalleştirmeye başvuruyor
(ARKA PENCERE DERGİSİNDEN ALINTIDIR)
Yorum Gönder